Bu kitap serisinde Prof. Dr. Ali Arslan’ın 4 kıta 42 ülkede yapmış olduğu geziler ve bu gezilerde yapmış olduğu sosyolojik gözlem ve yorumları anlatılmaktadır. İlk 15 kitapta, 2018’de 2 ayda peşpeşe gerçekleştirilen Suudi Arabistan, Azerbaycan, İran, Pakistan, Hindistan, Japonya, Malezya, Singapur, Endonezya, İspanya, Fas, Cezayir, Tunus, Bosna-Hersek ve Katar gezileri anlatılmaktadır. Sonraki kitaplarda ise daha önceden çeşitli vesilelerle gitmiş olduğu Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa, Polonya, Belçika, Avusturya, Çekya, Bulgaristan ve Yunanistan vd. ülkelerdeki gözlem ve yorumlar ele alınmıştır. Her ülke bir kitaptır.

.

Sakarya Üniversitesi  İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölümü 

1959 yılında Adapazarı’nda doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Adapazarı’nda tamamladı. Lisans öğrenimini Marmara Üniversitesi’nde, Yüksek Lisans ve Doktorasını Boğaziçi Üniversitesinde tamamladı. 1983-1989 yıllarında İslam İşbirliği Teşkilatı’nda (OIC-IRCICA/ www.ircica.org/tr) çalıştı. 1993-1999 arasında Sakarya Üniversitesi Uygulamalı Sosyoloji Anabilim Dalı’nda öğretim üyeliği görevi yaptı. 1999-2009 arasında kendi şirketi ARGEDA’nın (Araştırma Geliştirme Eğitim ve Danışmanlık Merkezi) (www.argeda.com.tr) kuruculuğunu yaparak Yönetim Danışmanı ve Genel Müdür olarak çalıştı. Büyük ölçekli kamu ve özel sektör kuruluşlarında çeşitli sürelerde yönetim danışmanlığında bulundu, seminerler verdi, yurt içinde ve yurt dışında çok sayıda kamuoyu ve pazar araştırmasını yönetti. 2009 yılında yeniden ara verdiği Sosyoloji Bölümüne döndü. 2011-2012 Akademik yılında, ABD “Portland State” Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde misafir öğretim üyesi olarak ders verdi. Halen Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. İyi düzeyde İngilizce, Arapça ve orta düzeyde Almanca bilen Arslan evli ve 3 çocuk babasıdır. 

.

Allah Allah! dedim hayretle. Dillerimiz bu kadarda mı birbirine yakın? Ayrıca konuştukları konular, yönetim danışmanlığı da yaptığım için benim uzmanı olduğum bir konu idi. Bunu gördükten sonra onlara faydalı olmak adına “Müsaade ederseniz, ben de birkaç şey söyleyebilir miyim? Dediğimde “Buyurun” dediler. Birkaç şey söylediğimde çok hoşlarına gitti, ilgi ile dinlemeye başladılar. Böylece ilk defa gittiğim bu ülkede adeta bir seminer veriyordum ama dil yakınlığı açısından adeta şaşkınlık geçirdim; Azerbaycan ile dilimizin bu kadar yakın olduğunu inanın bilmiyordum. Yarım saat dinledikten sonra hiçbir hazırlık yapmadan Türkçe eğitim veriyor bulmak heyecan vericiydi. Tercümansız bir şekilde rahatça anlaşabiliyorduk. Birlikte hareket edildiğinde Azerbaycanlı kardeşlerimiz ile büyük bir potansiyeliz. Meğer biz, gerçekten de dili aynı olan bir millet, iki devletmişiz.

Bölgede çok yoğun bir Türk nüfusu var. Ayrıca, Müslüman olarak ortak noktalarımız o kadar çok ki aleni İslam düşmanlığı yapılan günümüzde, bizim mezhebi ihtilaflarımıza takılmak yerine aramızdaki ortak noktalarımızı birleştirerek her alanda güç birliği yapmamız gerekir. Emperyalist dünyada Müslüman ülkelerin problemlerinden daha hızlı kurtuluş yolu, aralarındaki ihtilafları kaşımakta değil, birlik ve dayanışma ruhunu güçlendirmekte ve buna bağlı olarak siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel bir çok alanda ortak projeler geliştirmekte yatmaktadır. Her şeye rağmen Türkiye ve İran arasındaki sosyal, kültürel, ekonomik vb. bir çok alandaki ortak bağlarımız oldukça güçlü, ortak noktalarımız İhtilaflarımızdan çok fazla.

Pakistan’a yaklaşırken ve havalimanında indiğimiz andan itibaren aramızdaki kardeşlik ve dostluğu hemen hissediyoruz. Pakistanlılarda Türkiye ve Türklere karşı özel bir sevgi var. Bunu daha İstanbul’dan çıkmadan, havalimanında karşılaştığım Pakistanlılarda hissetmeye başladım.

Ben kendimi bildim bileli, Pakistan denildi mi hep dost ve kardeş ülke akla gelir. Sanırım iki ülkedeki genel algılama da böyle. İki ülke insanlarının birbirine olan karşılıklı desteklerinde ve hayatım boyunca tüm tecrübelerimde bu dostluk ve kardeşliği hep gördüm, gördük ve görmeye de devam ediyoruz. .

Hindistan, gerek nüfus ve gerek arazi büyüklüğü ve gerekse çeşitliliği ile çok büyük bir ülke. Farklı ırk, inanış ve uygulamalar mevcut. Bu kadar büyük bir kitleyi tarihi, siyasi, ekonomik, eğitim, sağlık vb. birçok nedenden dolayı yönetmek ve yönlendirmek çok kolay değil. Ülkenin nüfusu kalabalık olduğu gibi, içinde bulunan toplulukların nüfusları ve bu kitlelerin inanışları da birbirinden çok farklı. Nüfusu itibariyle dünyanın ikinci, coğrafya itibariyle yedinci büyük ülkesi olan Hindistan, Endonezya ve Pakistan’dan sonra en çok Müslüman nüfusa sahip bir ülke. Hindistan’da farklı inanışlar oldukça fazla ve hatta buraya tanrılar ülkesi ismi bile verilmiş.

Seyahatimin 6. ülkesi Japonya. Japonya, sanırım bütün dünyada ilgi ve merak uyandıran bir ülke. Bir zamanlar üretimindeki kalitesizlik nedeniyle“ Japon malı tapon malı” denilen ülke, ne yapmış, nasıl yapmış da diğer ülkeler arasında önemli bir ilerleme kaydedip öne geçmiş? Ben de merak ederek Tokyo Havalimanından içeri girmeye başladım. Dilini hiç bilmediğim bu ülkede acaba nelerle karşılaşacağımı merak ediyorum. Genellikle herkesin övgü ile anlattığı Japonya acaba nasıl bir ülkeydi? Yaşadığım birçok örnekte gördüğüm üzere, işler önceden planlandığı ve herkes görevini harfiyen yaptığı için sistem saat gibi işliyor. Demek ki kalite tesadüf değilmiş.

Mekke, Bölgesi’nin yönetim merkezi olan bir şehirdir. İslâm dinince en kutsal şehir kabul edilmektedir. Zira Allahın evi anlamına gelen ve Beytullah denilen Kâbe bu şehirde yer almaktadır. İslâm peygamberi, Hz. Muhammed (sav) burada doğmuştur. İslâm’ın kutsal kitabı Kur’an burada, Hira Mağarası’nda indirilmeye başlanmıştır. Kur’an’da, ‘şehirlerin anası’ (ummu’l kur’a) sıfatıyla anılır.

Medine’de Mescid-i Nebevi’de Minber ile Mihrab arasındaki mekan “Ravza-i Mutahhara” cennet bahçelerinden bir bahçe olarak kabul edilir. “Sözlükte “tertemiz bahçe” anlamına gelen Ravza-i Mutahhara adlandırması, Hz. Peygamber’in eviyle minberi arasının cennet bahçelerinden (ravza) bir bahçe olduğunu bildiren hadisine dayanır. Resûl-i Ekrem ayrıca, Mescid-i Nebevî’de kılınan namazın Mescid-i Harâm hariç diğer yerlerde kılınan namazdan bin kat daha faziletli olduğunu haber vermiş, bu hadisler Resûlullah’ın mescidinin faziletine, onun içinde de Ravza-i Mutahhara’nın daha faziletli olduğuna delil sayılmıştır.

Meğer Gence’de ne çok tarihi zenginlikler varmış. Esasen Gence’ye gitmeden önce bu  kadar tarihi ve güncel bir değeri olduğunu bilmiyordum. Tanıdıkça ne kadar çok ortak bağlarımızın olduğunu ve aramızdaki bağların kuvvetlendirilmesinin ne kadar gerekli ve faydalı olduğunu gördüm. Gitmeden önce sadece bir tanıdık var diye gittiğim bu şehir meğer özelliklegidilmesi gereken bir şehir imiş. Azerbaycan’ın tarihteki ilk başşehri, Azerbaycan’ın özünü yansıtan, tarihi ipek yolu üzerinde bulunan, yemyeşil, tertemiz ve tarih dolu bir şehir Gence. On milyonluk Azerbaycan’ın Bakü’den sonra yaklaşık 350.000 nüfuslu şehri Gence. İçinden çıkıp geldiğim Gence Alışveriş Merkezinin (Gence Mall) hemen karşısında Şah Abbas Meydanı ve Şah Abbas Cuma Camii bulunuyor.

Bakü Denizkenarı Milli Parkı, denizin kenarında her tarafta özenle peyzaj çalışması yapılmış harika bir park. Bir tarafta deniz, diğer tarafta yeşillikler ve çiçekler. Olabildiğince fazla yer görmek istiyoruz tabii. Yaya olarak parkın içinden gidiyoruz. Parkın içinde büyük yazılarla BAKÜ yazısını görünce önünde fotoğraf çektirmemek mümkün mü? Gezdiğimiz yerler hem tabiat güzellikleri hem de tarih ile dolu. Gün içinde hızlıca gezebildiğimiz yerler Bakü Denizkenarı Milli Parkı, Türk Şehitliği, Diyanet İşleri Vakfının yaptırdığı Şehitlik Camii ve şehir merkezi,. Hükümet binaları çevresi de ziyaret ettiğimiz mekanlardan bazıları.ii.

Tahran’da turistler için çekici bir yer olan Tecriş Çarşısı, merkezi yerlere yakınlığı nedeniyle Tahran’ın önemli yerlerinden birisi olup, bütün gün birçok kişiyi ağırlamaktadır. Çarşıda çok zengin yiyecek çeşitleri ve el sanatları ürünleri bulabilirsiniz. Kuzey Tahran’da bulunan bu çarşıda çok fazla vakit geçiremesek de vakti olanlar için burada çok farklı ürünler sunulmaktadır.30 Çarşının içinden geçtikten sonra arka tarafta bulunan İran mimarisi ile yapılmış İmamzade Salih Külliyesi’ne, oradaki türbe ve camiye gidiyoruz. İmamzade Salih (İmamzadeh Saleh), İran’daki birçok imamzade’den birisidir. Burada, türbe ve cami birlikte yer alıyor. Tahran’ın Kuzey Shemiran Bölgesi’nde az önce içinden geldiğimiz Tecriş (Tajrish) Meydanı yakınında bulunuyor. Cami, On iki Şii İmamı’ndan birisi olan 7. İmam Musa el-Kazım’ın oğlu Salih’in mezarını barındırmakta ve Tahran’ın kuzeyindeki en meşhur Şii türbelerinden biridir.

Zencan’ın yeşili bol, derli toplu, her haliyle Tahran’dan farklı ve daha sakin bir şehir olduğu anlaşılıyor. Zencan şehrinin kuzeyinde bulunan Gazavan Dağının bazı tepelerine çıkıp gezerek, yeşili bol olan bu şehri ve bu şehrin sahip olduğu tarıma elverişli verimli toprakları kuşbakışı bir bütün olarak görüyoruz.

Zencan Eyaletindeki Sultaniye de, İlhanlı Hükümdarı Olcaytu tarafından 13. yüzyılda İlhanlı Devleti’nin başkenti yapılmış. İlhanlılar Hanı Olcaytu’nun kendine türbe olarak tuğladan yaptırdığı büyük kubbeli Olcaytu Türbesi ise, Zencan Eyaleti’ndeki önemli tarihi yapılardan biridir. 2005yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiş.

Tebriz, İran’da Doğu Azerbaycan Eyaleti’nin yönetim merkezi olan şehirdir. Tebriz İran’ın kuzey batısındaki en büyük şehri, aynı zamanda Azeri denilen İranlı Türklerin yoğunluklu olarak yaşadığı bir şehirdir. Önemli ve birçok konuda ilklerin yaşandığı bir şehir. Zaman zaman sıra değişse de İran’ın en büyük şehirleri arasında yer almakta ve birçok bakımdan öncü konumunda bulunmaktadır. Bunlar arasında ilk okul, işitme engelliler okulu, “Dahi öğrenciler” için özel çocuk okulu, ilk matbaa, ilk tramvay, ilk belediye, ilk itfaiye, ilk yeni stil kütüphane ve onlarca başka konuda ilklerin örneği olmuş.

İslamabad, Pakistan’ın başkentidir. 1,2 milyondan fazla nüfusuyla ülkenin en kalabalık dokuzuncu şehridir ve İslamabad Başkent Bölgesi’nin bir parçası olarak Pakistan Hükümeti tarafından federal olarak yönetilmektedir. Yüksek yaşam standartları, güvenliği, temizliği ve bol yeşillikleriyle dikkat çekmektedir. İslamabad ismi, İslam Şehri anlamına gelmektedir. İki kelimeden türemiştir: İslam ve abad. İslam, Pakistan’ın devlet dini olan İslam dinini ifade eder ve -abad, ekili yer anlamına gelen, yerleşim yeri veya şehri gösteren Farsça bir son ektir.

Lahor, Pakistan’ın Karaçi’den sonra ikinci büyük şehridir. Tarıma uygun bir bölgede kurulan Lahor, önemli bir dokuma şehri. Bin yıl boyunca uzanan zengin bir tarihe sahip ve aynı zamanda Pakistan’ın önemli bir kültür merkezi. Dünyanın en yoğun nüfuslu şehirlerinden biri olan Lahor; ekonomik, politik, ulaşım, eğlence ve eğitim merkezi olmaya devam ediyor. Zengin bir tarihi geçmişe sahip olan ve aynı zamanda bağımsızlık öncesi Hindistan’ın bir parçası olan Lahor, Gazneliler, Memlükler, Tuğluk Hanedanlığı, Delhi Sultanlığı, Bâbürlüler, Sihler ve İngilizler gibi farklı devletlerin hükümranlığına şahit olmuş.

Benim Amritsar’a gidişimin iki temel nedeni vardı. Birincisi Pakistan’dan Hindistan’a karayolu ile geçmiş olmam. İkincisi de hazır bu kadar yaklaşmışken Sihlerin merkezi kabul edilen merkezi görmekti. Şehre girerken trafik levhaları arasında “Kutsal Şehir Amritsar’a Hoş geldiniz” tabelası dikkatimi çekiyor. Tapınağa giden yol, belli bir yerden sonra araçların girmesine yasaklanmış. Sihlerin Gurdwara dedikleri ve Altın Tapınak olarak niteledikleri bu yer, söylendiğine göre Sihler için bizdeki Kabe benzeri bir konumda.

13. yüzyılın başlarından 19. yüzyılın ortalarına kadar Delhi, Güney Asya’nın büyük bir bölümünü kapsayan iki büyük imparatorluğun, Türk kökenli Delhi Sultanlığı ve Babür İmparatorluğu’nun başkentiydi. Şehirdeki üç UNESCO Dünya Mirası Alanı, Kutub Minar, Hümayun’un Mezarı ve Kızıl Kale, bu döneme aittir.  Hindistan’ın en büyük ve en ihtişamlı camilerinden Camii (Jama Masjid)  Delhide. İmam Rabbani burada yetişmiş. Tabii, Delhi’de benim gidebildiklerimden çok daha fazlası var. 

Lucknow, Müslümanların yoğun olarak yaşadığı bir şehir. Uttar Pradeş Eyaleti’nin başkenti ve Delhi’den sonra Hindistan’ın en büyük ikinci şehri. Lucknow şehri, tarih boyunca birçok devlete başkentlik yapmış. Bu sebeple “Hindistan’ın İstanbulu” ve “Şiraz-i Hind” adlarıyla da anılırmış.

“Alimler Meclisi: İlimler/Bilimler Evi ” şeklinde tercüme edilip çocukluktan üniversite eğitimine kadar eğitim-öğretim veren “Nadwatul Ulama Darul Uloom” kuruluşu da bu şehirde. Nedvetül Ulema’nın geliştirilmesinde önemli katkıları ve hizmetleri olan ve “Müslümanların Gerilemesi ile Dünya Neler Kaybetti” kitabının yazarı dünyaca ünlü alim Ebul Hasan Ali En Nedvi de bu şehirde yetişmiş. 

Agra, Uttar Pradesh Eyaleti’ndeki en kalabalık dördüncü şehir ve Hindistan’daki en kalabalık yirmi üçüncü şehirdir. Burada bulunan Tac Mahal ise, Hindistan’daki Müslüman sanatının mücevheri ve dünya mirasının evrensel hayranlık uyandıran şaheserlerinden biri olduğu için 1983 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmış. Birçok kişi tarafından Babür mimarisinin en iyi örneği ve Hindistan’ın zengin tarihinin bir sembolü olarak kabul ediliyor. Tac Mahal, yılda 6 milyondan fazla ziyaretçi çekmekte olup, 2007’de Dünyanın Yeni 7 Harikası (2000–2007) girişiminin galibi ilan edilmiş.

Yeni Delhi ve Delhi birbirinden farklı, aynı şey değiller. Yeni Delhi Hindistan’ın başşehri. Parlemento orada bulunuyor. Delhi, Eski, Yeni ve Delhiyi ve başka bölümleri de kapsayan büyük metropolitan bölgenin genel adı. Eski Delhi ile Yeni Delhi yan yana olsalar da farklı bir durum söz konusu. Yeni Delhi haliyle sonradan kurulduğu için daha ferah. Yeni Delhide ziyaret ettiğimiz yerlerin başında Jamia Millia Islamia (Milli İslami Üniversite) geliyor. Bunların dışında, üniversite içinde bulunan bir Kuran-ı Kerim Hattı sergisi, Sih, Hind, Bahai Dinlerine ait tapınaklar ve bir yatılı kuran kursu ziyaretlerimiz de yer alıyor. 

Tokyo Camii, Tokyo’da en çok ziyaret edilen 10 yerden birisiymiş. Tüm Japonya’da İslamı temsil eden en önemli ve en büyük İslami merkezlerden birisi. Osmanlı mimarisi ile yapılmış Tokyo Camii’nin altında çok amaçlı salon, Diyanet Türk Kültür Merkezi, kütüphane ve helal market bulunuyor. Gerek cami ve gerekse İslam Kültür Merkezi binlerce insan tarafından ziyaret ediliyor. Cuma namazlarında Arapça, Türkçe, Japonca ve İngilizce 4 dilde hutbe okunuyor. Bu Cami ve Kültür Merkezi aracılığı ile söylendiğine göre ayda 7-8 kişi Müslüman oluyormuş. Müslüman olmak isteyen kişiler burada imam ve şahit olan cemaat ile birlikte Kelime-i Şahadet getirerek Müslüman oluyorlar..

“Meiji Jingu Tapınağı, Japonya’da Harajuku İstasyonu ve Yoyogi Parkı yakınında yer almaktadır . Meiji Jingu Tapınağı, Tokyo’daki en popüler mabetlerden biri olup, Tokyo’yu ziyaret edenlerin görmesi gereken bir yerdir. Şehrin gürültüsünden uzak, 120.000 yaprak dökmeyen ağaçtan ve 365 farklı ağaç türünden oluşan orman 700.000 metrekarelik (yaklaşık 175 dönüm) etkileyici bir alanı kaplamaktadır. Meiji Jingu Tapınağı, 1912 ve 1914 yıllarında İmparator Meiji ve İmparatoriçe Shoken’in ölümlerinden önce ziyaret ettikleri bahçe alanına inşa edilmiş.

Osaka, Osaka Eyaleti’nin başkenti ve en kalabalık şehri; Tokyo ve Yokohama’dan sonra ise Japonya’nın üçüncü en kalabalık şehridir. Osaka, Japonya’nın önemli bir finans merkezidir ve Japonya’daki en çok kültürlü ve kozmopolit şehirlerden biri olarak tanınmaktadır. Dotonbori ve Ebisu Bashi-Suji buranın önemli ticari bölgeleridir. Buraya metro ile gitmek istediğimde bir an şaşkınlık yaşadım. Ama güzel bir şaşkınlık. Aman Allah’ım! Yüzlerce, binlerce insan akın akın metroya binmek için geliyor; geliyor ama ne bir itişme ne kakışma var. Herkes, adeta disiplinli bir ordu gibi bir düzen içinde. kapıların önü başta olmak üzere, trene doğru ip gibi dizilerek kuyruğa geçiyorlar. Metroya bindiklerinde de kimisi sağa kimisi sola, kimisi başka tarafa değil, hepsi aynı tarafa dönerek, düzenli ve sıralı bir şekilde durup yolculuklarına devam ediyorlar. Böyle bir durumda siz ters tarafa döndüğünüzde muhtemelen yabancı olduğunuz ve usul bilmediğiniz anlaşılıyor tabii. Demek ki eğitim ve kültür önemli.

Kyoto, Japonya’nın kültür başkenti ve önemli bir turizm merkezi olarak kabul edilmekte. Bazıları UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’nde yer alan çok sayıda Budist tapınağı, Şinto mabedi, saray ve bahçeye de ev sahipliği yapmaktadır . Öne çıkan simge yapılar arasında Kyoto İmparatorluk Sarayı, Kiyomizu-dera, Kinkaku-ji (Altın Tapınak), Ginkaku-ji (Gümüş Tapınak) ve Katsura İmparatorluk Villası bulunmaktadır. Kyoto, ayrıca Japonya’nın en eski ikinci üniversitesi olan Kyoto Üniversitesi de dahil olmak üzere, ülkedeki önemli bir yüksek öğrenim merkezidir

Asakusa, Tokyo’nun Taitō Semti’nde bulunan bir bölgedir. Tokyo’nun şehir merkezini oluşturan en önemli yerlerden biri olup, eğlence ve tapınak bölgesi olarak bilinmekteymiş. Bölgedeki en önemli cazibe merkezi  Sensō-ji adındaki Budist Tapınağı’dır.

Asakusa’da gezerken ilginç görüntüler yakalayabiliyorsunuz. Tabii o civarda bulunan enteresan görüntülerin fotoğrafını çekmek de size kalmış. Biz de böyle bir anı yakalayarak geleneksel kıyafetleri içindeki bir Japonla birlikte fotoğraf çekiliyoruz. Bunun dışında başka semtlerdeki Akihabara Teknoloji Merkezi, Balık Pazarı ve Shibuya Yaya Geçidi de Tokyo da görülmesi gereken önemli yerler arasında.

Japonya’da Müslümanlara yönelik çalışan 14 kuruluşun

bulunduğu belirtilmekte ve bazı ev çalışmalarına da

rastlanmaktadır.

1. Tokyo Camii ve Diyanet Türk Kültür Merkezi  

2. İslam Merkezi Japonya

3. Japonya Müslüman Birliği

4. Japonya Müslüman Barış Federasyonu

5. Japonya İslami Fonu

6. Japonya İslami Çevreleri

7. Kobe Müslüman Camii

8. Nagoya Camii

9. Kanazawa Müslüman Cemiyeti

10. Tsukuba Müslüman Sakinleri Derneği

11. Mie Mescidi-Mie İslami Kültür Merkezi

12. İslami Kültür Merkezi Sendai

13. Kitakyushu Müslüman Birliği                       

14. Tohoku Üniversitesi Müslüman Kültür Derneği.

Tokyo Üniversitesi, Japonya’daki öncü araştırma üniversitelerinden biridir. Rakamlar zamanla değişse de Üniversite 10 fakülte ve 30.000 öğrenciye sahiptir. 30.000 öğrencinin 2100 kadarı yabancı uyruklu Üniversitenin Hongō, Komaba, Kashiwa, Shirokane ve Nakano adlı 5 yerleşkesi vardır. Üniversite, Uluslararası Araştırma Üniversiteleri Birliği üyesidir. Dünya Üniversiteler 2021-22 sıralamasında Japonya’da Birinci, Dünya’da 13. sırada yer almaktadır.

Kampüse girdiğimizde her tarafın yeşil olması insanın içini ferahlatıyor. Sosyoloji Bölümünü ve ortamları görmek istiyoruz. Ana binalardan birisinin önünde bir grup öğrenci ile biraz sohbet edip bir hatıra fotoğrafı çektiriyoruz.